Balıkesir 1 Şubesi

Ergenekoncuların iki hedefi vardı

Taraf Gazetesi köşe yazarı Sayın Alper Görmüş Eğitim Bir-Sen Gönen Temsilciliği'ni ziyaret ederek bir söyleşi gerçekleştirdi. GÖRMÜŞ katılımcılar tarafından ilgiyle ve dikkatle dinlendi. Sıcak bir atmosferde gerçekleştirilen etkinlikte GÖRMÜŞ gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'de siyasi mücadeleyi ana hatlarıyla ele alan Alper Görmüş şunları kaydetti:

Türkiye epeyce bir süredir "Ergenekonculuk" zihniyetiyle demokratik hassasiyetleri olan başka bir zihniyetin mücadelesine tanıklık etmektedir. Bu mücadele zaman zaman kapal ıkapılar ardında devam etmekte, zaman zaman ise hepimizin gözleri önünde cereyan etmektedir. Bu mücadelede  "Ergenekonculuk" zihniyetinin son derece net görüşlü olmasına karşın "Demokrat Zihniyet" yeterince net görünmemektedir. Ki bu da doğal karşılanmalıdır. Çünkü demokrasi kavramı farklılık gösteren fikirlerin saygı ve hoşgörü sınırları içinde çarpışması anlamı taşır. Diğer bir deyimle ülkemizde muhafazakar toplum ile liberal oluşum arasında kıyasıya bir mücadele yaşanmaktadır. 

Ergenekonculuk nedir? Ergenekonculuk dendiğinde aklımıza kaos, çete, kavga vb. kavramlar gelmekte. Bana göre Ergenekonculuk; demokratik seçimlerle işbaşına gelmiş olan siyasi güçleri kendi felsefelerine uygun bulmayıp kendi dünya görüşü doğrultusunda gayri meşru metotlarla değiştirmek için çalışan bir oluşumdur. Ergenekon yapılanması meşru iktidara son  verebilmek için sivil halkı örgütlemek, elinde silahlı güç bulunan oluşumları kendi fikirleri doğrultusunda yönlendirebilmek ve onlarla işbirliği yapmaya çalışmak amaçlarını taşıyor.

3 Kasım 2002 seçimlerinin gecesinde Doğu Perinçek’le Ulusal Kanal’da yapılmış söyleşiyi hiç unutmuyorum... Seçimlerden önce Perinçek, Genelkurmay’ın yaptırdığını söylediği bir araştırmaya referansla İşçi Partisi’nin “yüzde 20’yi aştığı”, “milli kuvvetler”in iktidara yürüdüğü yönünde yoğun bir propaganda yürütmüştü. Fakat seçim yapıldı ve İşçi Partisi % 0,5 gibi bir oy aldı.Seçim gecesi, bu televizyon kanalı Perinçek’i ekrana çıkardı. Soruları, kanalın genel yayın yönetmeni Ferit İlsever soruyordu.

İlk soru şöyleydi: ‘Siz seçimlerden önce AK Parti’nin de CHP’nin de iktidar olamayacağını söylemiştiniz, şimdi ortaya çıkan manzaraya ne diyorsunuz?’

“Perinçek, ‘Olamayacaklar, hep birlikte göreceğiz’ dedikten sonra, üç-beş aylık bir iktidarın mümkün olduğunu, ama ‘Millî Kuvvetler’in kesinlikle onları devireceğini söyleyerek başladı cevabına. Perinçek, ‘Seçim sonuçlarına saygı duyma, halkın iradesi’ gibi itirazların geçersiz olduğunu söyleyerek şöyle devam etti: ‘Milletler de gaflete düşer, yüzde 35 gaflete düşmüştür.’”
“gaflete düşen millet”in iktidara getirdiği parti için Perinçek’in biçtiği “üç-beş ay”lık vadeyi hiç ciddiye almamış, içi boş bir tehdit saymıştım; çünkü o zamanlar Balyoz’dan falan hiç haberimiz yoktu... Fakat Perinçek’in Ulusal Kanal’daki konuşmasıyla 5-7 Mart 2003’teki Balyoz semineri arasında “üç-beş ay”ın  bulunduğunu düşününce, Perinçek’in o günlerde o kadar da “boş” konuşmamış olabileceğini anlıyorum.
Dediğim gibi, o günlerde onun gibi düşünen milyonlarca insan vardı ve onlar bugün de var. Fakat “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının bir bölümünün siyasi tercihlerini meşru saymamak” ortak paydasında buluşan bu insanların düşünceleri değişmemiştir.

Ergenekoncuların iki hedefi vardı:

1- Hedef aldıkları siyasi iktidarı düşmanlaştırmak (ki düşmanı imha edecek her türlü plan ve faaliyet meşrudur)

2- Olabildiğince geniş kitleleri yaşam alanlarının tehdit altında olduğu, hak ve özgürlüklerin ellerinden alınacağı korkusu uyandırmaktır.

Yine önümüzdeki süreçte ülkemizde Ermenileri Ürkütme Süreci başlatılacağı endişesi taşıyorum. Samatya'da son günlerde yaşanan cinayetler bende ciddi bir tedirginlik uyandırıyor. Özellikle 1915'in 100. yıldönümünde büyük kampanyalar düzenleneceğini, halkın tahrik edileceğini ülkemizde yaşayan Ermeni vatandaşların yeni bir göçe zorlanacağını tahmin ediyorum. Ülkemiz uluslararası arenada çok ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Açıkçası bu konu beni endişelendiriyor. Umarım siyasi iktidar bir hataya düşmez. Ergenekon oluşumu Hrant DİNK'in barışçıl yaklaşımını tersine çevirme gayreti içinde olacaktır. Uyanık olmak gerek." sözleriyle uyardı.

Çok samimi, bir atmosferde geçen sohbet sonunda Alper GÖRMÜŞ'e Gönen'in sembolü iğne oyası ve Eğitim-Bir-Sen'in Öğretmen hatıralarından oluşan "Kelebeğin Rüyası" isimli kitabı hediye edildi.