Haber
2013-04-13 07:38:21
Milletin Evlatlarıyla Tavla Zarı Gibi Oynayanlara Fırsat Vermeyelim

Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Teyfik Yağcı, bu milletin evlatlarıyla tavla zarı gibi oynayanların ve tavlada kaç geldiyse, o gün o kadar genç öldürenlerin bu günlerde dişlerinin kamaştığını ifade ederek, “Üniversitelerde öğrenci olaylarını körüklemek isteyenler olabilir. Onlara fırsat vermeyelim. Bu millet geçmişteki oyunları gördü, biliyor. Allahın izniyle, art niyetlilerin iştahları kursaklarında kalacaktır” dedi.

Eğitim-Bir-Sen Ankara 5 No’lu Şube, Gazi Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi çalışanı üyelerimizin katılımıyla Başkent Öğretmenevi’nde bir toplantı gerçekleştirdi.

Toplantıda bir konuşma yapan Teyfik Yağcı, demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından birinin örgütlenme özgürlüğünün sağlanması olduğunu kaydederek, şunları söyledi: “Kişi hak ve özgürlükleri, hukuk devletinin özüdür. ‘Bir insan hak ve hukukunu eğer korku, menfaat ya da bilmemeden dolayı savunmaz ve korumaz ise başındaki en munis insanı bile başına müstebit yaparmış.’ Fertler, hak ve özgürlüklerini korkusuzca, güvenlik içerisinde kullanmıyorlarsa, hukuk devleti, dolayısıyla demokrasi eksik olacaktır. Demokrasi ile ‘ben bilirim’ anlayışı bağdaşmaz. Hukuk devleti ilkeleri olmaksızın demokrasi tam işlerliğe kavuşamaz. Sivil toplum örgütleri bütün bunların ölçüsüdür. Sivil toplum örgütleri içerisinde sendikalar en ön sıradadır. Kişi hak ve özgürlüklerinin, çalışanların emeklerinin karşılığını almalarının, üretimin verimli, rasyonel olmasının gereği de budur. ‘Ben haklıyım hakkımı versinler’ beklentisi yerine ‘Hak verilmez alınır’ bilinciyle hareket etmek gerekir. Bu bilincin yaşama alanları ise sendikalardır. Organize olmuş güçlü mekanizmalar karşısında zayıf bireyin haklarının korunması ancak örgütlenmekle mümkündür.   Eğitim-Bir-Sen ve bağlı olduğumuz Memur-Sen bu anlamda, ülkemizin en büyük ve yetkili sivil toplum örgütleridir. Bu başarının arkasında, sorunların çözüme kavuşturulabileceğine ve hukuk devletinin her türlü otoriter yaklaşımın karşısında durduğuna inanan, sadece yönetilmek değil, daha iyi şartlarda verimliliğin artması için yönetime yardımcı olmak isteyen çalışanlarımızın samimiyeti ve cesareti bulunmaktadır.”

Üniversitelerin, toplumsal gelişim bağlamında bilimin ve düşüncenin lokomotif kurumları olduğunu vurgulayan Yağcı, “Bilginin üretilmesi, toplumsal ve yaşamsal ihtiyaçların giderilmesi doğrultusunda kullanılması, toplumun üniversitelerden ilk eldeki beklentisidir. Bununla birlikte sosyal bilimler alanında yapılan araştırmalar ve elde edilen verilerle toplumun düşünsel düzeyinin artırılması ve toplumsal problemlerin çözümüne ilişkin metotlar geliştirilmesi de üniversiteler eliyle gerçekleştirilir. Araştırmaya, geliştirmeye, keşfetmeye odaklanmış çalışma sistemi ve bu işlere hasredilmiş imkânlarıyla üniversitelerden beklenen gerçekleştiğinde, neticeden, ait olduğu toplumla birlikte tüm insanlık yararlanır. Bu yönüyle üniversiteler üniversal bir yapı arz eder.Üniversitelerde bilimsel üretime yoğunlaşmış bilim adamlarının üniversal yapıyla çelişir biçimde zihinlerinin prangalaşması, ideolojik parmaklıklar ardına hapsedilmesi, öncelikle topluma ve insanlığa ihanettir. Üniversiteler, her türlü düşüncenin yaşama alanı olan özgür ortamlar olmalı, bilim adamları akademik ilerleyişlerini engellemekte olan prangalardan kurtulmalıdır. Çalışma hayatında bilim adamını oyalayacak, tüm yoğunluğunu işine vermesini engelleyecek sıkıntılar giderilmelidir. Öğretim elemanlarının ekonomik durumlarının iyileştirilmesi, özgür bir çalışma ortamında bilimsel araştırmalarına imkân sağlanması, bu mesleğin yeniden çekici duruma getirilmesi için zorunludur. Üniversitelerde akademik personelin yanı sıra idari personelin de üniversitelerin amaçlarının gerçekleşmesinde önemli işlevlerinin bulunduğu gözden ırak edilmemelidir. Şunu belirtmemiz gerekir ki, hedefimiz, sendikamızı geniş bir tabana oturtmak olmalıdır. Bu sebeple sendikamız belli bir hizbin, belli bir grubun, belli bir partinin etrafında değil, hepsinin üzerinde kanatlarını açmış; bizi benimseyen, insanı merkeze alan, hak ve hukuk davamızda bizim yanımızda olan herkese karşı kapımız açıktır.Bizler, kimseyle kavga etmek için yola çıkmış değiliz. Kanunların tanıdığı hak ve hukuk çerçevesinde yetkilerimizi kullanmaktan, haklarımızı talep etmek ve almaktan başka düşüncemiz yoktur” değerlendirmesinde bulundu.

“Üniversitelerde çalışan idari ve akademik personelin şahsi düşüncesi, inancı, siyasi kanaati ne olursa olsun onların problemi bizim problemimizdir. Bu problemleri istismar etmeden, peşin yargılarla yanlışa yönlendirmeden elbirliği ederek doğru ve haklı bir hedefe beraber yürümek, ortak haklarımızı savunmak ve başarmak istiyoruz” diyen Teyfik Yağcı, şöyle konuştu:

“Bizim önceliğimiz insandır. Zira insanı anlamak toplumu anlamaktır. Onun derdine çare olmak, toplumun derdine çare olmaktır. Görüş, düşünce ve fikir farklılıkları sendika olarak bizim zenginliğimiz olacaktır. ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ şiarıyla, fikir ve inanç hürriyetinin sağlanmasında, hukukun işlemesinde, yöneticilerin adaletli davranmalarında ve sivil toplum örgütlerinin sesinin gür çıkmasında var gücümüzle çalışacağız. Terk edilmişlerin, kasıtlı olarak yalnızlığa itilmişlerin yanında olmak, onları sahiplenmek bizim ana görevimiz olacaktır. Üyemiz olsun olmasın her çalışanın acılarına ortak olan bir gönlümüz ve vicdanımız vardır. Bu milletin evlatlarıyla tavla zarı gibi oynayanlar ve tavlada kaç geldiyse o gün o kadar genç öldürenlerin bu günlerde dişleri kamaşıyor. Üniversitelerde öğrenci olaylarını körüklemek isteyenler olabilir. Onlara fırsat vermeyelim. Bu millet geçmişteki oyunları gördü, biliyor. Allahın izniyle, art niyetlilerin iştahları kursaklarında kalacaktır.”

 

Programda, Gazi Üniversitesi Yapı İşleri Teknik Daire Başkanlığı’nda teknisyen olarak görev yapan üyemiz Mehmet Ali Bişgin’e, emekli olması dolayısıyla bir plaket takdim edildi. 

Okuyucu: Haksızlıklarla Hep Birlikte Mücadele Edelim

Toplantının açılışında konuşan Eğitim-Bir-Sen Ankara 5 No’lu Şube Başkanı Ayhan Okuyucu, hayatın her alanında olabileceği gibi, çalışma hayatında da haksızlığa uğrama ihtimali bulunduğunu belirterek, “Çalışanlar, işverenin korkusuyla görevi olmayan işleri yapmak zorunda bırakılmış, fazla mesai yapmış, iş güvenliği açısından çok sağlıksız bir ortamda çalışmak zorunda bırakılmış olabilir” dedi.

Haksızlıkların giderilmesi için örgütlenmenin önemine dikkat çeken Okuyucu, “Sendikaya üye olmak, çalışanın isteğine bağlıdır. Sendikalara üyelik hakkı anayasal bir hak olarak güvence altına alınmıştır. Yani işverenin iznine ihtiyaç yoktur. Gelin, aynı çatı altında haksızlıklarla mücadele edelim ve haklarımızı alalım” ifadelerini kullandı. 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen