Kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak ve kamu hizmetlerinin düzenli, süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini temin etmek için değişik kamu kurumlarında aynı unvan veya benzer niteliklere sahip görevlerde bulunanların aldıkları ücretler arasındaki farklılıkların giderilmesi, düşük ücret alana daha yüksek oranda artış yapılması yönünde bir politika izlenmeye çalışılmaktadır. Bu doğrultuda hükümet tarafından her ne kadar eşit işe eşit ücret politikası gereği 666 sayılı KHK ile yapılan bazı iyileştirmeler ile kurumlar arası eşit işe eşit ücret dengesi sağlanmaya çalışılsa da, Milli Eğitim Bakanlığı’nda kurum içi ücret dengesizliği daha da artmıştır.
652 sayılı KHK yayımlandıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı personeli ile diğer kamu kurumlarında çalışan personel arasındaki ek ödeme oranlarının eşitlenmesi yönünde çalışmaların yapılması için Milli Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı nezdinde girişimlerimiz olmuştu. Milli Eğitim Bakanlığı, ek ödeme oranlarının artırılması için yaptığı çalışmayı Maliye Bakanlığı’na göndermişti. Maliye Bakanlığı’nın etkisiyle şekillendiği belli olan Bakanlığın açıkladığı ek ödeme oranları, eğitim çalışanlarını hayal kırıklığına uğratmıştır.
Beklentimizi karşılamaktan uzak olan bu düzenlemede ek ödeme oranlarının ve şehirlerarasındaki ücretlendirme sisteminin kabul edilebilir yanı olmadığı için tepkimizi ortaya koyarak, konuyu yargıya taşırken, aynı zamanda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunduk. Daha sonra Resmi Gazete’nin 02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı mükerrer sayısında yer alan, 666 sayılı Kamu Görevlilerinin Mali Haklarının Düzenlenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile çalışanların ek ödeme oranları yeniden belirlenerek, genel idare hizmetleri, teknik hizmetler ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin ek ödeme oranları Maliye Bakanlığı’nda çalışan muadilleri ile eşitlenecek ve şehirlerarasındaki farklılık ortadan kaldırılacak şekilde bir düzenleme yapıldı.
666 sayılı KHK ile yapılan düzenleme kısmen olumlu olsa da, kapsayıcı olmamıştır. Bu düzenlemede daire başkanları ve daha üst düzey yöneticilere fazla ücret öngörülerek ücret dengesizliği artırılmış, farklı kamu kurumlarındaki muadili olan personelin ek ödeme oranlarında kısmen iyileştirme yapılmış, muadili olmayan öğretmenler ve öğretim elemanlarının ek ödeme oranlarında ise artış yapılmamıştır.
Öğretmen ve öğretim elemanlarının eşit işe eşit ücret kapsamında farklı kurumlarda çalışan muadilleri kimlerdir ya da öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödeme oranlarında iyileştirme yapılması için muadillerinin olması mı gerekiyor? Bu sorulardan ilkine cevap bulmak elbette mümkün değildir. İkinci sorumuzun muhatabı ise, düzenlemeyi yapan hükümettir.
Ülkemizdeki öğretmenlerin aldıkları ücret ile OECD ülkelerinde çalışan öğretmenlerin aldıkları ücret kıyaslanacak olursa, öğretmenlerimize verilen ücretin çok geride olduğunu görmek mümkündür. OECD tarafından hazırlanan “Bir Bakışta Eğitim
Eşit işe eşit ücret verilmesinin temel amacı, kurumlar arasındaki aynı unvanlara sahip çalışanların ücret adaletsizliğinin giderilmesi, kurum içinde farklı görev ve unvanlarda çalışanlar arasındaki ücret dengesinin sağlanmasıdır. Ancak, yapılan düzenlemede iki unsurdan biri olan kurum içi ücret dengesi maalesef gözardı edilmiştir.
Öğretmen ve öğretim elemanlarının ek ödeme oranlarının artırılmamış olmasının adalet duygusunu zedeleyeceği açıktır. Her çalışana, alınteri kurumadan emeğinin karşılığının verilmesi gerektiğine inanan bir milletiz. Eşit işe eşit ücret verilmesinin yanında farklı unvanlarda çalışanların kariyer, uzmanlık ve istihdam biçimleri arasındaki ücret dengesinin de sağlanması gerekirdi.
Eğitimciler, maalesef sadece 24 Kasım’da hatırlanmakta, o güne has bir ifadeyle, “Öğretmenlerin emeğinin karşılığını ödeyemeyiz. Öğretmenlik kutsal bir meslektir” denilmektedir. Ama söylemlerin bu düzenlemede karşılık bulmadığını görüyoruz. Bir kısım kamu çalışanının ücretinde iyileştirme yapılırken, eğitim çalışanlarının kapsam dışında bırakılmasını, öğretmenlerin en düşük aylık alan kamu çalışanı pozisyonuna düşürülmesini, “öğretmenliğin bir gönül işi olduğu”, “dışarıda çok sayıda öğretmen adayı bulunduğu” ve “üç ay tatil yaptıkları” anlayışıyla mevcuda rıza göstermeye zorlanmalarını asla kabul etmeyeceğiz.
Bu düzenlemede, Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı’nda yer alan öğretmenler ile aylıklarını 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu’na göre alan profesör, doçent, yardımcı doçent ve diğer öğretim elemanlarının ek ödeme oranlarında artış yapılmaması ücret dengesizliğini artırmıştır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, önümüzdeki dönemde eğitim çalışanlarının yapılan iyileştirmelerden ve ülkenin ekonomik büyümesinden pay almaları ve ücretlerindeki dengesizliğin giderilerek, eğitimciye yakışır statü ve hak ettikleri toplumsal saygınlığa kavuşmaları için mücadelemize yoğun bir şekilde devam edeceğiz.
Toplu Sözleşme masasında da önceliğimiz, öğretmen ve öğretim elemanlarının ücretlerinin iyileştirilmesi olacaktır.
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Emek varsa başarı vardır
Mutfak yangın yeri
Sağımızdaki yalanın gerçeği örtme çabası
Bir vakıf insanı, sendikacı Mithat Sevin
Eğitim çalışanlarının güçlü sesi, genel yetkinin değişmeyen adresiyiz
Sendikacılığın hokkabazları
Umudu yeryüzüne aşılamak için daha fazla gayret
Kitabın, davanın, vefanın hakkını veren adam: Erol Battal
Ne rakipsiniz ne de refik
Devlet yalan söylemez!
Destanımıza yeni bir sayfa daha ekledik
Popüler kültürün kutsallarına kurban verilecek hayatlarımız yok
Her başlangıç yeni bir ruh, yeni bir heyecandır
Uluslararası sempozyumumuzun ardından
Sabır, dayanışma, direniş, kararlılık, alın teri...
İlimle yönetemeyen, zulümle yönetir
İyilik örgütlü gücümüzle kazanacak
Gelecek sizinle daha iyi olacak
Truva atı ya da beşinci kol faaliyetleri
Bir halk destanı: 15 Temmuz
Gelecek günler daha güzel olacak
Türkiye Buluşmamızda yapay sınırları aştık
Öze yeni bir yolculuk zamanı
Seçimimiz Kumpasları Bozmalı
Kararlı mücadeleyle güçlü Kazanımlar
Yüreğe Düşen Loğ Taşı
İLKSAN'da Zorunlu Üyelik Dayatmasına Nokta Koyduk
Destanlarımıza destan ekleyen lider kadrolara selam olsun
Yeniden Bismillah
Adım Adım Yükseköğretim Tazminatı Mücadelemiz
MEB'in 'I am Sorry' Deme Lüksü Yok
Y.U. Sendikacılığı
Yönetmelik Durdurulduğunda Atanmışlar Yürür mü?
Özgür Üniversite ve Örgütlenme
Kariyer Basamakları Bariyer Basamaklarına Döndü
Özür Durumuna Bağlı Yer Değişikliği ve Yargı Kararları
MEB Hatasından Dönmelidir
MEB Mevsimsel Norm Güncellemesinden Vazgeçmelidir
Nerden Baksan Haksızlık Nerden Baksan Tutarsızlık!
MEB’e Acil Reçete
Üniversitelerde Özgürlük ve Özlük için Örgütlenme
Tahriklere Gelmeden Kararlı ve Sabırlı Olacağız
Yeni Bakan Avcı’nın Eğitimde Önceliği Ne Olmalı?
Öğretmenler; Ömer’in, Merhamet ve Adaletini Bekliyor
Resen Atamalarda da 40 Bin Defa Düşünüldü mü?
Yeni Yılda da İnşa Sürecinin Öncüsü Olacağız
Sorun Yaşayanda mı Yaşatanda mı?
Yeni Bir Medeniyetin İnşası ve Öğretmenin Değeri
Bu Kez Yanılmak İstiyoruz!
Toplu Sözleşme Süreci ve Üç Cephede Mücadele Etmek
Hükümet ‘Yunanistan’a Döneriz’ Edebiyatından Vazgeçmelidir
Kesintili Eğitim ve Manipülatif Yaklaşımlar
Anadolu Liselerine Öğretmen Seçimi Sınavına Girilmeli Mi?
Yolun Açık Olsun Yusuf Ziya Özcan Hoca
Köklü Değişim İçin Yeni KHK’lara İhtiyaç Var
Değişen Paradigma ve Hak Arama Kültürü
Son Toplu Görüşme’de Konfederasyonumuzun Kazanımları!
Usuls
Garip Bir Dava ve Sonrası…
Danıştay ve İsviçre’de Minareyi Yasaklayan Zihniyet!
18 Kasım Çarşamba Günü Meydanlardayız!
Eğitim Kurumlarına Yönetici Seçimi
Öğretmenlerin Beklediği Yönetmelik
Hedefe Emin Adımlarla!
Bu Yanlış Uygulamayla Nereye Kadar!
Öğretmenim! Bu Bir İLKSAN Hikayesidir
Kadro Sözü Üzerinden Bir Yıl Geçti
Sürekli Değişen Kurallar Hukuki Güvenceyi Zedeliyor
Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, Destanlar yayılır mezarımızdan
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ